NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ
حَنْبَلٍ
حَدَّثَنَا
إِسْمَعِيلُ
ح و
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
أَنَّ
حَمَّادًا
وَعَبْدَ
الْوَارِثِ
حَدَّثَاهُمْ
كُلُّهُمْ
عَنْ أَيُّوبَ
عَنْ أَبِي
الزُّبَيْرِ
قَالَ عَنْ
حَمَّادٍ
وَسَعِيدِ
بْنِ
مِينَاءَ
ثُمَّ اتَّفَقُوا
عَنْ جَابِرِ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ قَالَ
نَهَى
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَنْ
الْمُحَاقَلَةِ
وَالْمُزَابَنَةِ
وَالْمُخَابَرَةِ
وَالْمُعَاوَمَةِ
قَالَ عَنْ
حَمَّادٍ و
قَالَ
أَحَدُهُمَا
وَالْمُعَاوَمَةِ
وَقَالَ
الْآخَرُ
بَيْعُ السِّنِينَ
ثُمَّ
اتَّفَقُوا
وَعَنْ الثُّنْيَا
وَرَخَّصَ
فِي
الْعَرَايَا
Câbir b. Abdullah'ın
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Rasûlullah (s.a.v.);
muhâkale, müzâbene, muhabere, muâveme -Müsedded; Hammâd'dan, ikisinden (Ebu
Zübeyr ve Saîd b. Mîna) birisinin; el-mu'âveme, diğerinin beyu's-sinîn
(seneliğine satış) dediğini nakleder- ve sünyadan menetmiş, arâyâya ruhsat
vermiştir.
İzah:
Müslim, buyu'; Nesâî,
buyu'
Hadiste terceme
edilmeden, aynen aktarılan tabirlerin bir kısmı daha önce geçmişti. Burada bu
tabirlerin kısaca manala rını verip, önceki geçtiği yerlere işaretle yetineceğiz.
Muhâkale: Tarladaki
ekini, buğday veya arpa gibi hububat karşılığında satmaktır. Bu kelime;
"Tarlayı buğday karşılığında kiralamak, üçte bir dörtte bir gibi muayyen
bir hisse karşılığında ortaklık" diye de tarif edilir.
Müzâbene: Ağaçtaki taze
hurmayı kuru hurma karşılığında satmaktır.
Bu konu 3361 nolu
hadiste geçmiştir.
Mu'âveme: Belirli
ağaçların bir veya birkaç sene içerisinde vereceği meyveyi önceden satmaktır.
Buna "beyu's-sinîn" de denilir. Hadis ravilerinden Ebû Zübeyr ve Saîd
b. Mîna'dan birisi bu tabiri "mu'âveme" diğeri de aynı manaya gelen
"beyu's-sinîn" diye rivayet etmişlerdir.
Sünyâ: Bir kimsenin,
bahçesinin meyvesini muayyen olmayan bir kısmını istisna ederek satmasıdır.
"Bu ağaçları bir kısmı hariç sana sattım" demek gibi.
Bu satış bâtıldır.
Çünkü satılan şey belli değildir. Ama belli bazı ağaçları istisna ederek geri
kalanım satarsa o zaman caiz olur.
Arâyâ: Bu tabirin
anlayış ve izahı âlimler tarafından farklı yapılmıştır. Bu tarifler 3362
numaralı hadisin şerhinde geçmiştir.
Bu hadisin buraya
alınması, içerisindeki muhabere sözcüğünden dolayıdır. Bu kelime, yukarıda da
işaret edildiği gibi müzâraa ile aynı veya pek yakın manada kullanılmaktadır.
Hadis-i şerif sayılan diğer satış şekillen ile birlikte muhaberenin de caiz
olmadığına delildir.
Müzâraanın hükmü
konusundaki münakaşa daha önce geçmişti. Onun için müzâraa konusuna tekrar
girmeyeceğiz.